ZEHİRLİ DUMANIN ESARETİNDEN KURTULABİLMEK

“We lâ tulqû bi eydîkum ile’t-tehluke: Kendi ellerinizle kendinizi tehlikeye atmayın!” (Bakara 2:195). “Külû weşrebû we lâ tüsrifû innehu lâ yuhibbu’l-müsrifîn: Yiyin için ama israf etmeyin; çünkü O, israf edenleri sevmez!” (A’râf 7:31). “Züyyine li’l-müsrifîne mâ kânû ya’melûn: Savurganlara yaptıkları kötü işler süslü gözükür!” (Yunus 10:12).

“MİLLET-İ İSLAM CAMİASI”NI KURABİLMEK

Dünya nüfusunun üçte birine yakın çoğunluğunu ve en dinamik kesimini oluşturan Müslümanların, ayırıcı vasıflarını ve ayrılığa yol açan konuları bir kenara koymaları, birleştirici vasıflarını öne çıkararak ön şart koşmaksızın “Müslüman Halklar Topluluğu”, “İslam Ülkeleri Topluluğu”, “Millet-i İslam Camiası” gibi bir kuşatıcı isim altında ivedilikle bir şemsiye kuruluş oluşturmaları gerekmektedir.

BANGLADEŞ VE CEMAAT-İ İSLAMİ PRATİĞİNDEN DERS ALMAK

Bangladeş’te hukuksuz yargı düzenekleriyle idam edilen Cemaat-i İslami önderlerinin şerefli duruşları, hikmet dolu vasiyetnameleri ve vecize değerindeki son sözleri, ümmet-i Muhammed’in dikkatini gözden ve gönülden ırak düşmüş mazlum Bengal kardeşlerinin üzerine çekmeyi başardı. Elbette bu dikkatin inayetle desteklenip desteklenmemesi ümmetin haysiyet ve hamiyetine kalmış bir husustur.

SORUNLARIMIZLA YÜZLEŞEBİLMEK

“…Hiç kuşkusuz bir toplumun bireyleri kendi iç dünyalarını değiştirmedikçe Allah o toplumun gidişatını (kendiliğinden) değiştirmez…” (Ra’d Sûresi, 13/11). ‘Sorun’ kelimesi Türkçe Sözlük’te “üzerinde düşünülmeye değen ve çözüm getirilmesi, olumlu ya da olumsuz bir sonuca ulaştırılması gereken durum” (TDK, 2005) olarak tanımlanır.