-- Diriliş Postası, Sağlıklı Bir Ümmet Olmak

İMAM ŞAMİL’İ VE “İMAMAT DEVLETİ”Nİ YAKINDAN TANIMAK

Share via WhatsappShare on FacebookTweet about this on TwitterShare on LinkedInEmail this to someonePrint this page

İmam Şamil, her ne kadar “Şeyh” lakabıyla şöhret bulmuş olsa da o bir tarikat şeyhi değildi. “İmam Ali” örneğinde olduğu gibi devlet başkanlığını ifade eden siyasi bir kavram olarak “imam” sıfatı, Şamil’in konumunu ifade eden en isabetli kavramdır. Tasavvuf hareketleri, genellikle sakin ve pasif yöntemleri benimsemiş olsalar da son derece aktif ve mücadeleci bir örneğini Kuzey Kafkasya’da Müritlik hareketinde görmekteyiz. Bu hareketin, Kuzey Afrika’dan Hindistan’a kadar sömürgecilere karşı yürütülen mücadeleler ile son dönemde Bosna’dan Çeçenistan’a kadar işgale direnen birçok bölgede müspet tesiri olduğu görülmektedir.

Napolyon’u yenmiş bir Rus generali olan Vorontsov’u mağlup eden İmam Şamil’in kurduğu ve güçlü bir idarî ve askerî teşkilata sahip “İmamat Devleti”ne geçmeden önce, Şamil’in yetişme tarzı ve kişiliği hakkında bazı hususları hatırlatmakta yarar görüyorum.

 

İmam Şamil Gibi Çelikten Bir İradeye Sahip Olabilmek

26 Haziran 1797’de Dağıstan’ın Gimri köyünde doğan İmam Şamil Avar kökenlidir. Ancak kendisinin Kumuk kökenli olduğunu savunan araştırmacılar da bulunmaktadır. Çocukluğundan itibaren at binme, kılıç kuşanma, farklı spor dallarında yeteneklerini geliştirme yanında; dinî eğitim alanında da tebarüz eden İmam Şamil, Kafkasya’yı işgal etmek isteyen Rusya İmparatorluğu’na karşı Dağıstan’da başlayan bağımsızlık savaşını önce Çeçenistan’a, daha sonra tüm Çerkesya’ya yaymaya muvaffak olabilmiştir.

İmam Gazi Muhammed ve İmam Hamzat Bek’e danışmanlık yaptığı yılları da kattığımızda kesintisiz 35 yıl süren efsanevi direnişinden sonra, 6 Eylül 1859’da Gunip’de Prens Baryatinsky komutasındaki 70 bin kişilik Rus ordusu tarafından kuşatılan İmam Şamil, yanında sağ kalan mücahitlerin, çocuk ve kadınların selameti için sulha razı olmasını rica etmesi üzerine, Rus yetkilileriyle silah bırakma anlaşması imzalamıştır. Kendisine serbestçe ülkeyi terk etme sözü verilmesine rağmen birkaç kilometre sonra maiyetiyle esir edilerek yıllarca Petersburg’da ev hapsinde tutulmuştur.

Rus Çarı II. Aleksandır, İmam Şamil’i sarayının kapısında saygı ve nezaketle karşılamış, kılıcını almayarak kendisine olan hayranlığını dile getirmiştir. Şeyh Şamil, bir ay kadar sarayda misafir edildikten sonra, saygın tutsak olarak esaret yıllarını geçireceği Kaluga’ya gönderilmiştir.

Esarette on yıla yakın bir süre geçiren İmam Şamil’in hacca gitmesine izin verilmiştir. Ancak bir tedbir olarak oğlu Muhammed Şefî’ alıkonarak İmam Şamil’in hac farizasını ifa ettikten sonra Rusya’ya dönmesi şart koşulmuştur. İmam Şamil, 1870 yılında Rusya’dan ayrılarak önce İstanbul’a uğramıştır. İstanbul’da olduğu gibi Mekke-i Mükerreme’de de halkın yoğun teveccühüyle karşılaşan İmam Şamil, o yıl hacca gelen hüccâcın kendisini görme arzusuyla yol açtığı izdiham sebebiyle Kâbe’nin damına çıkartılarak hacıları selamlaması sağlanmıştır. 4 Şubat 1871’de Medine-i Münevvere’de ruhunu Rabbine teslim eden İmam Şamil’in naaşı Cennetu’l-Bakî’ mezarlığına defnedilmiştir.

 

İmam Şamil Gibi Sağlam Bir Şahsiyet Yapısına Kavuşabilmek

İmam Şamil; davasına sadık, özü sözü bir, son derece ciddi ve ilkeli bir insan olarak yaşamıştır. Bu özelliğini vurgulamak maksadıyla dilden dile aktarılan bir hikâyenin günümüze kadar canlılığını koruması, yaşadığı dönemde ve sonraki dönemlerde onun toplum nazarında hüsnü kabul gören sağlam şahsiyet yapısını ifade etmesi açısından sosyolojik bir öneme sahiptir:

Savaşın uzaması sebebiyle halktan bazıları “artık teslim olalım, anlaşma yapalım” diye hayıflanmaya başlamıştı, bunun üzerine divan, teslim olmaktan bahsedene kırbaç cezası verme kararı almıştı. Bu karardan çekinen insanlar çareyi Şamil’in annesine müracaat etmekte bulmuştu. Annesi İmam’a teslim olma teklifini iletince Şamil alınan karardan taviz vermemiş, kırbaç cezasını annesi adına kendi çıplak sırtına tatbik ettirmişti.

İmam Şamil hayatı boyunca ilmin ve imanın izzetini asla yere düşürmemiş, ömrünün hiçbir anında ümitsizliğe kapılmamış örnek ve önder bir şahsiyettir.

İmam Şamil’in mücadele stratejisi konusunda kayınpederi ve seyr-i süluktaki şehyi Seyyid Cemalettin Kumukî’den ziyade, kendisinden din ilimlerini tahsil ettiği hocası Lezgi Muhammed Yerâğî ile daha iyi anlaştığı bilinmektedir.  Şamil’in onca mücadeleden sonra Rus ordusuna teslim olmasını eleştirenler her zaman olmuştur. Sovyet Rejimi döneminde İmam’ı karalamayı amaçlayan çok sayıda yayın yapılmıştır. Mesela, komünist dönemde Şamil için yazdığı hakaretname niteliğindeki şiiri dolayısıyla çektiği vicdan azabına dayanamayan ünlü şair Resul Hamzatov, 1967 yılında kaleme aldığı “Benim Dağıstan’ım” adlı eserinden özetle iktibas ettiğimiz aşağıdaki şiiriyle İmam Şamil’in aziz ruhundan şöyle özür dilemiştir:

“Ve ne yazık, ben de katıldım bu kara çalıcılar korosuna,

Düşünülmeden bestelenivermiş kötü bir şarkıyla.

Çeyrek yüzyıl boyunca atalarımız

Elde kılıç yere serdiler düşmanı

Oysa ben şaşırıp çocukça bir şiirde

Düşmanın adamı diye gösterdim kahramanı!

Geceleri her yerde onun ayak sesleri

Işığı söndürdüm mü pencerede görünen o,

“Çok savaşlar yaşadım” diyor, “çok kanım aktı

Tam ondokuz kez yaralandım,

Yirminci yarayı sen açtın bana,

Sen açtın ağzı süt kokan çocuk!”

“Hançer yaraları aldım, kurşun yaraları aldım,

Ama senin açtığın yara çok daha büyük bir acı verdi,

İlk kez bir Dağlı’dan yara aldım,

Bundan daha büyük aşağılanma yoktur bir Dağlı için.”

“Gazâlarımı bugün belki hafife alıyorsun,

Ama bu dağlar, bu gazâlarla savunuldu…”

Ne cevap vereyim ona ve sana ey halkım?

Suçum bağışlanacak gibi değil ki…

Bu düşüncesiz davranışımdan dolayı

Her gece utanç içinde kıvrandım durdum,

İmam’dan beni bağışlamasını diliyorum.

Ve ey halkım, siz bağışlayın suçumu.

Doğduğum toprak! Bir ananın oğlunu

Bağışlaması gibi bağışla bu ozanı.” (1).

 

İmamat Devleti: Çatışmaları Bitirip Birliği Sağlayabilmek  

Kafkas Vakfı, 3 Şubat 2018 tarihinde İstanbul’da Bağlarbaşı Kongre ve Kültür Merkezi’nde “İmam Şamil: Bir Devlet İdeali” başlıklı bir panel gerçekleştirdi (2). Bulgaristan Sofya St. Kliment Ohridski Üniversitesi’nde; “Rusya’nın Kafkasya’yı Sömürgeleştirmesi (1785-1864)” başlıklı doktora tezini tamamlamış olan Dr. Tsvetelina Tsvetkova, panelde “İmam Şamil ve Teokratik Devleti: Çatışmadan Birleşmeye” başlıklı İngilizce bir sunum yaptı. İmamat Devleti’ni yakından tanımamızı sağlayan tebliğin şu vurgularını dikkatlerinize sunuyorum:

  1. 18. yüzyılın sonunda ve 19. yüzyılın başında Kafkasya’da toplumsal değişimler yaşandı. Ataerkil yapıdan feodal yapıya geçildi. Bu da yeni elitlerin ortaya çıkmasına yol açtı. Bu değişim yeni kabileler arasında toprak ve tahıl odaklı çatışmaları beraberinde getirdi. Bu iç çatışmalar birleşmeye engel oluyordu. Zira yeni elitler diğer kabilelere karşı güç gösterilerine girişiyorlardı.
  2. Bu iç çatışmalar yaşayan Kafkas halkları diğer taraftan da Rusları karşılarında bulmuştu. Bu yüzden Rusların Kafkasya boyunca oluşturduğu zincir halindeki kalelere baskınlar yaparak gerilla saldırılarıyla vatanlarını savunuyorlardı. Hattı geçebilmek için Rus makamlarından izin almak zorunda kalan Kafkasyalılar bu durumdan çok huzursuz oluyordu. Zaten Ruslar tuz, tahıl vb. ürünlerin ticaretini de sınırlandırmıştı.
  3. Ruslar, Çeçenistan başta olmak üzere Kafkas halklarına baskılar uygulayarak onları verimli topraklardan dağ bölgelerine göç etmeye zorluyordu. İşgal güçlerinin bu stratejisi, Kuzey Kafkasya’daki yerleşim durumunu yeniden düzenlemeyi amaçlıyordu.
  4. İşgal sadece Ruslarla Çeçenler arasında değil, Çeçenlerin de kendi içlerinde savaşmalarına yol açmıştır. Zira Ruslar yerel yöneticileri unvan, para ve rüşvetle yanlarına çekerek işgal sürecini kolaylaştırmak amaçlıyordu.
  5. Müridizm Kafkasya’da toplumsal bütünleştirmeyi sağlayan önemli bir etken olmuştur… İmam Gazi Muhammed 1829’da Ruslara karşı gazavat ilan etmiş, bir taraftan da devlet kurumlarını oluşturmaya başlamıştı. İmamat devleti İmam Şamil zamanında olgunlaşmıştır, ama temeli Gazi Muhammed zamanında atılmıştır. Zira İmam Gazi Muhammed, siyasal ve sosyal konuları müzakere edip karara bağladıkları bir de meclis oluşturmuştur.
  6. İmam Hamzat Bek askerî teşkilatı ve merkez karargâhı kurmuş ve İmamet makamının gücünü artırmıştır. 1834’te Avaryan köyünü zapt etmiş ve kendisini han olarak ilan etmiştir. En büyük hatası oradaki hanla giriştiği kanlı çatışma olmuştu. Zira bu toplumun tepkisini çeken bu çatışma yüzden bir ay sonra bir darbeye maruz kalan Hamzat Bek bu darbe esnasında hayatını kaybetmiştir.
  7. İmam Şamil, Gazi Muhammed’in sağ kolu idi. Dinî yönü ona meşruiyet kazandırmıştı. İnsanlarla görüşürken ayetler okuyordu. Böylece insanlar onun Allah tarafından gönderilmiş bir kurtarıcı olduğuna inanmaya başlamıştı.
  8. 1836’da Çeçenistan ve Dağıstan’da İmam Şamil bölge liderlerini toplayarak siyasi gücünü pekiştirdi. Diğer imam adaylarıyla güç birliği yaparak Ruslara karşı birlikte savaşma kararı aldılar. 1837’de İmam Şamil’in gücü Ruslar tarafından da tanınmıştır.
  9. 1840 yılından itibaren İmam Şamil Ruslara karşı Çeçenistan’da kontrolü bütünüyle sağlamıştı. İmamat Devleti’nin kurulmasında, özellikle dinî, siyasi ve sosyal kurumların tesisinde ve Divan’ın oluşturulmasında büyük bir başarı kaydetmiştir.
  10. Toplumun nabzını tutmayı başaran İmam Şamil, halkı sömürüldüklerine ikna ederek onları direniş yolunda motive edebilmiştir. Siyasi açıdan Rusya ile mücadele stratejisi geliştirebilmiş, Osmanlı Devleti ve İngiltere gibi büyük devletler nezdinde lobi faaliyetleri yürütmüş ve destek istemiştir.
  11. Müridizmin üçüncü boyutu askerî alanda gerçekleşmiştir. Yönetimde askerî bir anlayış hâkim idi. Naip-mürid ilişkisi de İmam Şamil’in geliştirdiği bir sistem idi. Naipten imamın/mürşidin koyduğu kuralları gerçekleştirmesi bekleniyordu.
  12. Böylece 1840’lı yıllarda 230 bin ailenin yaşadığı genişlikte büyük bir devlet ortaya çıkmıştı. Bu devlet 60 bin tam teçhizatlı askeri olan bir orduya sahipti.
  13. 1847’de “Nizam” sistemini tesis eden İmam Şamil, İmamat Devleti’nde bir dizi yeni düzenlemeler yaparak devletin anayasasını oluşturdu.
  14. İmamat Devleti’nin oluşum sürecinde birleşmeyi mümkün kılan unsurlar yanında buna engel olan hususlar da mevcut idi. Tüm engellere rağmen iç çatışmalar minimize edildi, ortak ideal ve hedefler Sadece yönetici elitlerle değil işgalci Ruslarla da savaşma stratejisi benimsenmişti. Bu strateji, etnik ve dinî ayrılıkları bir tarafa bırakarak birleşmeyi ve işgale birlikte direnmeyi sağladı. Böylece Kuzey Kafkasya halkları aynı devlet çatısı altında yönetilmeye başlamış oldu.
  15. Birleşmeye engel olan nedenlerden birisi, bazı naiplerin yetki sınırlarını aşması, güçlerini kötüye kullanmaları, zaman zaman yolsuzluğa ve cinayete bulaşmaları olmuştur. Tabii ki, Rusya’nın tam teçhizatlı 200 bin kişilik ordusu İmamat Devleti’nin önündeki en büyük engel Öbür taraftan Rusya’nın muazzam ekonomik gücü yerel yöneticilerin saf değiştirmesini kolaylaştırıyordu.
  16. Bütün bu engellere rağmen İmam Şamil, akılcı ve güçlü şahsiyetiyle kavimler üstü ortak bir millet bilinci oluşturabilmiştir. Böylece ortak düşmana karşı birlikte uzun soluklu bir mücadele yürütülebilmiştir. Müritlik hareketi ve İmamat Devleti Kuzey Kafkasya’da büyük bir tecrübe birikimine yol açmıştır.” (2).

 

Kaynaklar:

  1. Resul Hamzatov; Benim Dağıstanım. Çev. Mazlum Beyhan, Düşün Yayınları, İstanbul 1984.
  2. https://www.kafkas.org.tr/etkinlikler/imam-samil-bir-devlet-ideali-paneli/, 03.02.2018.
Share via WhatsappShare on FacebookTweet about this on TwitterShare on LinkedInEmail this to someonePrint this page
“HİZB-UT TAHRİR”İ KENDİ DİLİNDEN TANIMAK
KAFKASYA İSTİKLAL MÜCADELESİNDE NAİPLERİN ROLÜNÜ TAKDİR ETMEK

Yorum yap

Yorum

  1. Esselamu aleykum muhterem Hocam merhum Şeyh Şamil’in kısa hayatına dair özet için çok teşekkür ederim.Yüce Allah sevabınızı ziyadesiyle lutfeylesin InşaAllah. Yazıda dikkatimi çeken “Kafkasya’nın Ruslar tarafından sömürülmesi” tabiri nasıl anlaşılmalı? Olay sömürüden ziyade Kafkas coğrafyasını Rus egemenliği altına alma ve işgal hareketi değil mi? Selâm ve dualarımla

    • We aleykum selam Rahmi Hocam, öncelikle yorum yazdığınız için teşekkür ederim. Yanlış bir alışkanlık olarak tekrarlanan “şeyh” unvanını terk edip “İmam Şamil” demeye ve yazmaya alışalım artık:) Yazımda bu hususu izah ettim. Tsvetkova Hanım’ın doktora tezinin başlığında geçen “sömürgeleştirme” kavramı, işgalin amacını ifade etmektedir. Hiçbir işgalci güç egemenliğine boyun eğdirdiği toplumu ve ülkeyi abat etmek ve onlara hürriyet ve refah içinde yaşamaları için hizmet etmek amacını gütmez, bilakis onları iliklerine kadar sömürmek için o işgali yapar. Bilmukabele selam ve dualarımla.

  2. İsimlerini duyduğumda, fotoğraflarını gördüğümde hasret duyduklarımdandır İmam Şamil; Peygamberimiz elyhisselam gibi, Ömer radiyallahu anh ve Ömer bin Abdulaziz rahmetullahi aleyh, Allah rahmet etsin Aliya İzzetbegoviç gibi! Dua ve hüzün ile anıyorum imamı, o günleri yaşıyor gibi heyecanla yağmura vesile olduğun için teşekkür ederim. Tarih sahnesinde altın harfler ile yerlerini alan yiğitleri anmamıza kapı araladığın için teşekkürler hocam…